İnsanlığın binlerce yıldır devam eden sağlıklı yaşam tarzında, son yüzyıla girerken olumsuz bir süreç başlamıştır. İnsanlar geçmişte doğal besinler ve temiz çevre ile iç içe hareketli bir yaşam sürerken; etkin tıbbi tedavilere ulaşmakta zorluk çekiyordu, günümüzde ise etkin tıbbi tedavilere kolayca ulaşma imkanı bulmasına rağmen bu sefer de sağlıksız besinler, hava kirliliği ve hareketsiz yaşam tarzı ile sınanmaktadır.
Çeşit çeşit görselliğiyle market raflarını süsleyen ve damak tadına hitap eden işlenmiş gıda ürünleri; İnternet, televizyon, gazete reklamları ve özellikle sosyal çevremizin etkileşimi sonucu bağımlılık derecesinde hayatın vazgeçilmezi haline gelmiştir. Şekerin hayatımıza girmesiyle hızlanan gıda sanayisi; sayısı 3000'lere varan gıda katkı maddeleri ve öncelikle daha çok üretim yapmak için geliştirilen GDO'lu gıdalar…
Gıdaya ulaşımın kolaylaştığı günümüzde, birçok işin yapılması da makinelerin etkisiyle kolaylaşmıştır. Bununla birlikte hayatımızda azalan eforumuz, artan obeziteyle, hipertansiyon, diyabet, kalp damar hastalıkları ve kanser gibi ciddi hastalıklarda 8-10 kat artış olması bizleri yeniden düşünmeye zorluyor. Konya onkoloji polikliniğinde takipli 5000 kanser hastasından birisi de belki sizin ailenizden olabilir.
Batılı devletler; ülkemizde yıllarca “asker sigarası” namıyla bedava sigara dağıttılar. Böylelikle veba mikrobu gibi yayılan sigara ve arkasından gelen madde kullanımı gençlerimiz arasında çığ gibi büyümeye devam ediyor. Sigara içiciliğini bir orman yangınına benzetebiliriz. Her yanan fidan eğer müdahalede geç kalınırsa etrafındaki diğer fidanları tutuşturur. Genç yaşta sigaraya başlayan öğrenciler bu hastalığı, beraber oturduğu sıra arkadaşına bulaştırırken maalesef ona ne kadar zarar verdiğinin farkında değildir. Özentinin önüne geçmek için İngiltere'de sigara içenlere üçüncü sınıf muamelesi yapılıyor olması etkili bir çözüm yolu olabilir .
Sigara içme oranı eğitim düzeyi düşük kesimlerde %80'lere ulaşmış durumda. İngiltere'de İngiliz asıllı bireylerde bu oranın %10'ların altında olması düşündürücü bir gerçek. Dışarıdan vagon vagon gelen paketler ile bu milletin evlatlarına sigara vebasını yaymışlar. Sigara, Yeşilay verilerine göre ülkemizde her yıl 120.000'in üzerinde can almaktadır. Tedavisi devam eden bireylerin devletimize maliyeti de yüzbinlerin çok üzerine çıkmaktadır. Yani hem devlet hem de millet kaybediyor.
Ülkemizde sağlık harcamaları son 13 yılda 6 milyar TL'den, 80 milyar TL'ye çıkarken bu rakamın daha da yükseklere tırmanması işten bile değil. Bu denli yüksek meblağların harcanmasına rağmen dünyanın en yaşlısı Japonlar 100-120, Avrupalılar 90-100 yaşına kadar sağlıklı bir ömür sürebiliyor iken, bizim insanımızın otuzlu-kırklı yaşlarda tanıştığı hastalıkların etkisiyle 60-80 yaşlarında sıkıntılar içerisinde hayatını kaybetmesi bizleri tekrar düşündürmeli.
Sözün burasında Necip Fazıl Kısakürek'in “Çile”sindeki şu farkındalığını daha iyi anlıyorum:
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak.
Haykırsam kollarımı makas gibi açarak.”
Hz. Peygamberin “Hastalık gelmeden önce sağlığın kıymetini biliniz.” mesajını maalesef özümseyemiyoruz. Bu durum ibadetlerimizde de kendini gösterir. Sağlığımızda olduğu gibi yıllardır namaz kılan ve günde 40 defa okuduğu Fatiha süresinin manasını öğrenme ihtiyacını hissetmeyen, adeta makineleşmiş bir ibadet anlayışını da sorgulamamız gerekiyor.
Yaşam kalitesi ifadesi, bizim literatürümüze ne zaman girecek? Biz Özel Selçuklu Hastanesi olarak “Sağlıkta Farkındalık, Yaşam Kalitemizin Arttırılması ve Değişim” sloganlarıyla hasta eğitimlerine ağırlık veriyoruz. Bu şekilde çok iyi neticeler alındığını gördük. MEB; Sağlık Bakanlığı ile birlikte devletin bütün imkanlarını kullanıp, konuya duyarlı bir ekip oluşturarak okullarda sağlık eğitimlerini çok daha etkin hale getirebilir.
İnsanlığın en büyük yaşam iksiri kabul edilen düzenli egzersizlerin, vücudumuza sayısız faydası mevcuttur. Sporu özümseyen ve hayat tarzı haline getiren bir nesil yetiştirmek, ancak ilkokul seviyesinde ciddi bir eğitim planlaması ile mümkün olacaktır. Bugün Japonların uzun ömürlü ve sağlıklı olmalarının en önemli iki sebebi; kilo almadan sağlıklı ve doğal beslenmeleri, bir diğeri de ömür boyu devam ettirdikleri spor anlayışlarıdır. Bizdeki trafik sorununun en güzel çözümü de unuttuğumuz yürüme faaliyeti ve motorsuz bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması olacaktır. Bir diğer faydası da egzoz gazına bağlı hava kirliliğinin önlenmesidir. Evimizde kaslarımızı güçlendiren hareketlerin yapılması fizik tedavinin esasını oluşturmaktadır.
Okullarda sağlık ve beden eğitimi dersinin içini doldurmak gerekir. Filmler, belgeseller, seminerler ve ülke çapında ödüllü yarışmalar ile bir taraftan spor, diğer taraftan doğal helal ve dengeli beslenmenin önemi işlenmelidir. İnsan hayatının sağlıklı beslenme ve ömür boyu devam eden spor egzersizine bu kadar ihtiyacı varken, bu realiteyi ilk okullarımızda matematik ve fizik dersi kadar önemli bir statüye getirmemiz gerekiyor. Sağlık ve beden eğitimi derslerine verilen önemin, en azından matematik fizik dersine verilen önemden daha az olmaması sağlanabilir. Bu şekilde çocukluk yıllarında verilen özgün eğitimle, koruyucu hekimlik anlayışının yaygınlaşması ve yaşam kalitemizin yükseltilmesi mümkün hale gelecektir.
Uzm. Dr. Yunus YILMAZ