Güneşli bir günde, ruhumuzu saran bir esinti aniden gelir yerleşir içimize. Böyle anlarda ruhumuzu saran bu esinti fısıldar bize, “mutsuzsun, moralin bozuk”. Hava da güneşli, nerden çıktı ki şimdi bu esinti, neler söylüyor? Bu yazımda sizlere aniden gelen moral bozukluğundan bahsetmek istiyorum.
Bazen olur hiç anlam veremeyiz bu hisse. Hayatımızı sürdürmeye devam ederiz ama arka planda çalmaya devam eder bu esinti. Bu durumun ne zaman geleceği de belli olmaz. Bazen bir yemekte, bazen bir şarkıda, bazen girdiğimiz bir yolda ele geçirir bizi. Ele geçirdikten sonra bu defa neden diye sormaya bir cevap bulmaya çalışırız. Nedensiz gelir çoğu zaman. Durduk yerde deriz, aniden alakasız bir durumda ortaya çıktı deriz. Aslında öyle değildir. O yemek, o şarkı, o sokak… Bilinçaltımızda bir yerlerden izlerdir. Çağrışım yapar bize. Durduk yerde dediğimiz bu durum, bastırdığımız koca bir dünyanın ikliminden bir esintidir.
Hayat sürer, yaşadığımız anılar birikmeye devam eder. Gelişen olaylar karşısındaki duygu ve düşüncelerimizi zaman zaman bastırırız. Çünkü bastırmak, bizi koruyan bir mekanizmadır. Ancak işte bazı anlarda bastırılan duygular, tatlı bir esintiyle su yüzüne çıkar ve sahilimize vurur. Kaçmaya çalıştığımız ne varsa böyle anlarda yansır anımıza.
Yaşanırken hiç önem vermediğimiz o duygular bir yanardağ edasıyla patlayabilir ve gecemizi aydınlatarak bizi karanlık yanımızla yüzleştirebilir. Bu zamanlamada yapılacak en doğru şey, zannımca yaşamaktır. Yaşamaktan korktuğumuz duyguyla yüzleşmek, sorun her ne ise ertelemek yerine çözümlemek gerekir. Belki herkesten, her şeyden kaçmamız mümkün olabilir ama kendimizden kaçmamız, kendimizden saklanmamız mümkün olamıyor. Bazen bir çağrışımda, bazen havanın kapalı olması gibi bir bahanede yakalanıveririz bastırdıklarımıza. Unutmak istediğimiz her ne varsa aklımızdan hiç gitmez, görünürde ne olduğuna bir anlam veremesek de…
Demem o ki aniden gelen sebepsiz bir moral bozukluğu yoktur. Her şey nedeniyle var olur. Aniden deyip geçiştirdiğimiz bu anlar bizi zehirleyebilir. Bu yüzden kulak vermeli, kendimizle ilgilenmeli, çözmeye çalışmalıyız. Gerekirse uzman desteği almaktan kaçınmamalıyız. Stresimizin, kaygımızın, içsel huzursuzluğumuzun, kuruntularımızın neden olduğu birçok rahatsızlık var. Anksiyete Bozukluğu, Panik Atak, Depresyon… Tüm bu rahatsızlıklar, içimizin yani ruhumuzun sıkıntısından kaynaklanmaz mı? Vücudumuz bizi hasta ederek, yolunda gitmeyen bir şeyler var demeye çalışmaz mı?
Aniden gelen moral bozukluğu ne yazık ki aniden gitmez. Tekrar gelmesini istemediğimiz misafirimizi; önce ağırlamalıyız, ardından çözüme kavuşturmalıyız ve son olarak vedalaşmalıyız. Şimdiki anımızı güzel yaşamak istiyorsak, geçmiş zamanımızı sürekli sırtımızda taşımamalıyız. Güzel bir gelecek zamanınızın olması, aniden gelen moral bozukluklarınızın var olmaması dileğiyle.