Dünyaya gelirken beraberimizde getirdiğimiz hastalıklar olduğu gibi, yaşamımızı sürdürürken kazandığımız birtakım hastalıklar vardır. Hastalıkların tedavisinin sağlanabilmesi için öncelikle tanılamanın gerçekleştirilmiş olması gerekir. Tanılanmamış olan, varlığından bihaber olduğumuz bir hastalığın, tedavi edilmesi mümkün değildir.
Hastalığın tanılanmasının tedavi sürecindeki önemi, ne kadar erken tanılandığıyla ilişkilidir. Erken teşhis edilmiş bir hastalığın seyrinde, tedavi sürecinde olumlu yansımalar gözlemleyebiliriz. Hayat, geç kalmayı kimi zaman affedemeyebiliyor. Zamanında gerçekleşmesi gereken birtakım adımlar vardır ve bu adımlar gerçekleşmedikleri takdirde hayatımızı büyük ölçüde sarsabilirler. Hastalığın erken teşhis edilememesinin sonucunda, büyük bedeller ödemekle karşı karşıya kalabiliriz. Ancak erken teşhis, ödenecek bedelleri kolaylaştırıyor. Örneğin kanserde, kanserli hücrelerin erken teşhis edilmesi, hücrelerin vücutta yayılmadan önce hastalığın önüne geçilmesini sağlıyor ve bu durumda tedavinin başarılı bir şekilde ilerleme sürecinde büyük önem taşıyor. Erken teşhis sayesinde kanser, büyük oranda iyileştirilebiliyor. Yani erken teşhis, hayat kurtarıyor.
Öğrenme güçlüğü, otizm, dil konuşma bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi birçok gelişimsel bozuklukta erken müdahale oldukça önemlidir. Bozuklukların; erken fark edilmesi ve tanımlanması, tedavi sürecinde olumlu etkilerde bulunur. Erken müdahale programları sayesinde hastalıkların iyileştirilmesi, kontrol altında tutulması sağlanabilir. Özel gereksinimi olan çocukların erken teşhisi ve tanısı önemli bir gerekliliktir. Çocuğumuzun sorununu ne kadar erken belirlersek, gereksinimlerine uygun türde eğitim programına o kadar erken yaşta yerleştirebiliriz. Erken dönemde başlayan eğitimin, özel gereksinimi olan çocukların genel gelişimlerinin süresini iyileştirdiği, bilişsel, sosyal ve dil becerilerini artırdığı inkar edilmez bir gerçektir. Böylelikle yaşamın ilk yıllarında verilen programlı ve sistematik bir destekle, çocukların potansiyelleri ortaya çıkabilmektedir. Aynı zamanda temel eğitim için gerekli altyapı hazırlanabilmektedir.
Erken teşhis, hastalıkları tamamen iyileştirir demek yanlış olur. Erken kalkan, yol alır derler. Erken teşhiste de bu durum söz konusudur. Tedavi sürecine erkenden başlanmış olur. Bu sayede hastalıklara karşı erken teşhis ile tedavi sürecini daha sağlıklı bir şekilde yürütmüş oluruz.
Erken teşhisin sağlanabilmesinde ailelere, öğretmenlere görev düşmektedir. Ebeveynler; çocuklarını gözlemlemeli, hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Belirtileri fark ettikleri an uzman yardımı almalıdırlar. Öğretmenler de aynı şekilde okul içerisinde öğrencilerini gözlemlemeli, ailelerinden bilgi almalı, aileleri de bilgilendirmelidir. Bireyler de kendilerini tanımalıdır. Şüphelendikleri bir durum karşısında sağlık kurumuna başvurmalıdır.