KARAMAN
Karaman, Şehir geçmişi çok eskiye dayanan devlet kurmuş ve yıllarca bir beyliğin başkentliğini tarihi kalıntılardan anlaşıldığını göre insanlar buraya tarihin en eski dönemlerinde beri yerleşmişler ve arkalarından pek çok miras bırakarak gitmişler.
Bugün bile şehrin en merkezinden tutun da en kenar semtlerine kadar her yerde geçmiş zamanın izlerini görmek mümkün. Gerek mabetleriyle, gerek evleri, gerek çeşmeleri ve gerekse türbe vd eserleriyle her yerde tarih karşınıza çıkıverir.
Geçmişin bu kadar çok iz bıraktığı bir şehirde maddi kalıntıların yanında o dönemin ruhun yaşayış tarzını kısacası kültürünü görmek maalesef mümkün değil.
Karaman adeta kültürel anlamda istilaya uğramış ve talan edilmiş bir şehir halini andırıyor. İnsanlar bir taraftan asırlardır ayakla kalmayı başarmış Yeşil caminin ihata duvarının üzerine oturarak Mevlana gibi bir kültür deryasının annesinin medfun olduğu Aktekke camiine doğru çittikleri çekirdekleri savururlarken diğer taraftan şehreminimiz asırlık “Karaman Çeşmelerini” bunları buraya koyanlar yerini iyi tespit edememişler dercesine yerlerinden söküp şehrin görülmeyecek yerlerine dağıtıyor. Bunca asırlık kültürü tevarüs edemediğimiz gibi medeniyeti de talan ediyoruz her gün.
Selçuklu ve Osmanlı mirası ender olarak ayakta kalan çarşılarımızı da ne yazık ki koruyamadık ve halen o güzelim çarşıların iki yanına sağlı sollu çirkin beton bloklar inşa etmekten de geri durmuyoruz. Eski karaman evleri her geçen gün birer birer yok oluyor.
Geçmişini izini sürmek oradan bir birikimi bir mirası derlemek bir yana yandan sahip olduğumuz onca yazınsal nadide el eserlerini Konya’ya kaptırıyoruz. Kalan son birkaç nadide eseri de kendi ellerimizle Konya’ya götürüp teslim edemiyoruz.
Konya’nın gölgesinden kurtulamıyoruz bir türlü, halen ülkenin neresine giderseniz gidin bizden çok sonra il olan şehirleri bile herkes tanırken bizi herkes hala Konya-Karaman olarak biliyor.
Meclisin etkin himayesinde her yıl Türk dil bayramını kutlayan şehrimiz kendini tanıtamıyor etkinlikler okul müsameresinden ileri gidemiyor Karaman kendini tanıtamıyor, kendini bir türlü ortaya koyamıyor Yunus Emre’yi Eskişehir’e Mevlana’yı Konya’ya kaptırmışız, korkarım bu gidişle yakında Karamanoğlu Mehmet Bey’de başka bir şehre kaptıracağız.
İçini dolduramadığımız boş bir Karaman’lılıkla övünüp duruyoruz. Nedir Karaman’lı olmanın anlamı deseler verecek bir cevabımız yok. Eskinin üstüne yeni bir şey eklemek, onları bir adım daha ileri taşımak yerine Bir miras yedi gibi elimizde avucumuzda kalan birkaç eseri hovardaca harcıyoruz.
Mustafa Armağan, şehirleri, “insan ruhunun ete kemiğe büründüğü, bu ruhun bütün kıvrımlarının, iniş ve çıkışlarının sergilendiği mekânlar” olarak tanımlıyor ve Her neslin, şehrin üstüne bir kat ses, bir kat renk, bir kat da gölge bırakıp yerini başkalarına terk ettiği söylüyor.
Tüm bunlara rağmen güzel şeylerde olmuyor değil, iki yıldır güzel çabalara şahit oluyoruz kültür müdürlüğünün, basın arşivi çalışmaları, Valiliğin Karaman tarihi ile ilgili çalışmaları yanında eski mekânları yenileme çalışmaları da gelecek adına bizi umutlandırıyor inşallah akamete uğramaz. Her geçen daha iyiye daha güzele doğru gider. Önümüzdeki dönemlerde tüm bunların yanı sıra üniversitenin de açılmasıyla geçmişin izlerini daha iyi takip eder o ruhu yeniden keşfedebilirsek, Karaman Ülkede hak ettiği yere kavuşacak ve bizler de göğsümüze gere gere Karamanlıyız diyebileceğiz