TÜRK USULU BILGISAYAR KULLANIMI
Eskiden hep şöyle bir cümleyi sık duyardık “Dünyanın en iyi sistemini Türkiye’ye getirelim 2 günde içine ederiz” gerçektende dünyanın en iyi sistemini kursanız da insan unsuru her zaman için o sistemin başarılı veya başarısız olması için en temel etken olma özelliğini koruyacak. Siz isteğinizi kadar en mükemmel sistemi kurun insan unsurunu göz ardı ederseniz o sistem her zaman başarısızlığa mahkum olacaktır.
Pek çoğunuz son zamanlarda sık sık şu maili almaya başlamışsızdır. “Hotmail paralı olacak” inanmazsanız msn sitesine girin bakın, fakat bu maili listendeki 7 kişiye gönderirsen yeşil renkli msn simgesi hemen maviye dönecek sen ücretsiz kullanmaya devam edebileceksin”.
Bir hafta içerisinde bu mailden yaklaşık olarak 7 tane aldım ki benim listemde yaklaşık 150 mail adresi var korkarım yakında bu mailden 150 tane daha alacağım. Mail ilk bana ulaştığında aklıma hemen pek çoğunuzun hatırlayacağı “Falanca yerde bir çocuk doğmuş sakalı varmış hemen konuşmaya başlamış üç vakte kadar kıyamet kopacakmış demiş ve ölmüş” eğer bu mektubu 7 kişiye çoğaltıp göndermez buna inanmazsan hapı yuttun falanca kişi inanmamış yırtmış atmış hemen evi yanmış çocukları ölmüş vs. gibi mektuplar posta kutumuza atılırdı ya, Mail bana ilk ulaştığında hemen bu mektuplar aklıma geldi epeyce eğelnedim doğrusu ve listemdeki kişilere bu espriyi hatırlatmak anlamında hemen “msn paralı olacak geyiği” başlığını ekleyerek gönderdim. Fakat o da ne benim başlığıma rağmen 1 hafta içinde 7 tane daha mail aldım. Gülmekle ağlamak arası bir durumda kaldım. Listemde yer alanların en az tahsili olan lise mezunuydu ve herkes bu olayı ciddiye almıştı. Maili göndermekle kalmayıp telefonlar gelmeye başladı. Bu sefer işi biraz daha sulandırıp bir mail daha gönderdim. Bir gün adamın biri bilgisayarının başında uyuya kalmış ve rüyasında piri fani bir “Bill Gates” görmüş, “msn paralı olacak… ve eğer bu maili listendeki 7 kişiye göndermezsen bilgisayarını her tarafını virüs kaplayacak ve yakında bilgisayarın maazallah boot (bilgisayarınız açılmayacak) etmeyecek” fakat buna rağmen insanlar halen tatmin olmamışlar ve gerek maille gerekse telefonla bu olayın ne olduğunu soruyorlardı. Pek çoğu 7 mail atmasına rağmen msn simgesi halen yeşildi. (Ben 2 kez üstelik 150 kişiye gönderdim benim msn’em artık koyu mavi olmalı J) Olay çok basit bir reklam hilesiydi ilk maili gönderen vatandaş çok iyi biliyordu ki mail forward (noktasına virgülüne dokunulmadan diğer kişilere gönderilecek) edilecek ve kendisine aynı mail ulaştığında en az adres kısmında 1500-200’e yakın mail adresi birikmiş olacaktı. Bu adresler güzelce toplanıp yarın güzel bir biçimde birilerine maili aktif kullanan 2000 adres olarak satılacak ve her gün posta kutunuza biriken çöp postalardan ilave posta olarak yerini alacaktı.Nitekim bu ilk deneme de değil fakat en safdilli olanıydı mail kullananlar bundan önce de buna benzer “ falan çocuk kanser hastası ve tedavi edilmesi için bu maili mümkün olan herkese ulaştırın” vs türünden en az 1 veya iki ayda bir kez mailler almışlardı.Burada ilginç olan öğrenim seviyesi yüksek olan bu insanların bu tür olaylara yaklaşım tarzının ilkokulu mezunu bir kadının “aman neme lazım başıma bir şey gelmesin bu mektubu çoğaltıp göndereyim” diyerek oldukça bozuk bir Türkçeyle mektubu çoğaltmasından bir farkı olmamasıydı. Ne kadar okursak okuyalım ne kadar teknolojiyi takip edersek edelim değişen bir şey olmuyor. Halen “okumuyoruz” özellikle vurgusunu yapıyorum “halen okumuyoruz” gelen maili en saf halimizle okumuş olsa idik orda “İnanmazsanız msn’nin sayfasına gidip bakın” ibaresini ciddiye alıp baksaydık bunun bir safsata olduğunu anlamakta geç kalmayacaktık. Türk toplumu olarak okumuyoruz, araştırmıyoruz, sorgulamıyoruz ve genlerimize işlemiş rivayetçilik hemen devreye giriyor, bizde bize ulaşan bu bilgiyi araştırmadan sorgulamadan incelemeden hemen rivayet ediyoruz. Şark kurnazlığıyla olayları geçiştirmeye “msn kapanırsa aman benimki açık kalsın” diye aynı rivayeti başkalarına ulaştırıyoruz.Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün, herhangi bir anlık ileti programının(mesela msenger , yahoo, ıcq) kişisel bilgiler kısmına yazdığınız eğitim durumunuz, mesleğiniz, cinsiyetiniz, şehir bilgilerine “elin 17 yaşındaki gavuru” itibar eder ve size kafasında oluşmuş soruları sorar “Siz Türkler Müslümansınız İsa’ya inanır mısınız, inanırsanız nasıl bir İsa’ya inanırsınız onun tanrının oğlu olduğunu kabul eder misiniz ” diye sıralarken Bizim aynı yaştaki gencimizin ilk sorusu f/m (yani kadın veya erkek olduğunuz) olur. Gencimiz zeki ve kurnaz olur ya orya siz yanlış bilgi girmişsinizdir. Fakat nedense kendisi size soru sorduğunda mutlaka doğru cevap vereceksiniz. Bilgisayar gibi yüzyılın en büyük teknolojik aletini bile kullanırken geçmişten getirdiğimiz şark kurnazlığı ve rivayetçi geleneğimizi yanımıza alarak kullanmaya başlıyoruz. Pek çoğumuz Yasal olmayan yollarla bir program edinir ve program yazmaya başlar, ilk yaptığımız şey programa şifre koymak ve telif hakları kısmını doldurmak olur. Listeyi uzatmak mümkün, bir bilgiyi öğrenebilmek için deve sırtında 2 ay yolculuk yapan bir milletin mirasçısı olarak bugünkü içler acısı durumu nasıl düştüğümüzü anlamaya ve izah etmeye gerçekten hiçbir kalem erbabının gücü yetmeyecek. Biz, Osmanlı imparatorluğunun çöküşüyle sadece toprak değil, aynı zamanda düşünmeyi, incelemeyi, araştırmayı ve en çokta beynimizin büyük bir bölümünü kaybettik.