Değerli Okuyucularım acısıyla tatlısıyla, güzeliyle çirkiniyle, iyisiyle kötüsüyle, koca bir yılı geride bıraktık.
Olumlu veya olumsuz ne varsa hepsi geride kaldı. Her yeni yıla girerken hep yeni bir umutla gireriz. Hepimiz kendimizce göre bir şeyler bekleriz. Her şeyin en iyisini hakkettiğimizi düşünürüz.
Her yeni güne yeni bir umutla uyanırken uyandığımız günün geçirdiğimiz önceki daha iyi ve daha huzurlu olmasını isteriz. Her şeyin en iyisini istemek tabi ki en doğal hakkımızdır. Yeter ki Rabbim ölçüsüz hırslarımızın, sonu gelmeyen nefsani arzularımızın isteklerine yenik düşürmesin. Peki yıllardan her şeyi beklerken bizler ona ne veriyoruz hiç düşündük mü? Oysa almak isteğimiz küçük bir nesnenin bile karşılığını ödemeden alabiliyor muyuz. Bizler hayattan beklentilerimize cevap almayı seviyoruz ama alırken bedel ödemeyi istemiyoruz. Solunum organlarınızdan birini iflas ettiğini düşünün nefes almakta ne kadar zorlanırsınız yani bir tek nefesi bile birçok organlarımızın izni olmadan alamıyorsak, gerisini siz düşünün. Sözün özü 2013 yılı kimilerimize mutluluk ve huzur getirirken kimilerimize hüzün ve acı verdi. Huzur ve mutluluk içinde yaşayanlar yılı uğurlu sayarken, acı çekenler lanet okudu, yetmedi uğursuzlukla suçladı. Oysaki insanoğlunun alnına levhi mahfuzda ne yazılırsa o gelir günü gelince de yazılan yaşanır.
Takdir edersiniz ki Levhi mahfuz, olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri ve kâinatın programıdır. İnsanlar yazılanı yaşarken acı çekiyorsa isyan etmesini yılları suçlamasını, hatta o yılı uğursuz saymasını doğru bulmuyorum. Elbette ki acının tarifi zordur ve ancak yaşayan bilir. Kendimden örnek vermek gerekirse yıllar arka arkaya en ihtiyacım olduğu anda benden sevdiklerimi aldı. Sayısını söylemeyim ki yeni yıla gireceğimiz şu günlerde içiniz kararmasın. Sadece Rabbim beterinden korusun deyim gerisini siz anlayın. Hayatta çok acılar çekmiş hala da çekmeye devam eden biri olarak ben ne isyan ettim, ne de yılları uğursuzlukla suçladım. Biliyorum ki isyan Allah’a ve onun takdirine karşı gelmektir. Yılları uğursuzlukla suçlamak ise hurafenin ta kendisidir. Belki doğru değil ama ağlamanın bile isyan olmasından korktuğum için göz yaşlarımı bile zaman zaman içime akıtıp, hıçkırıklarımı ise boğazıma düğümlemişimdir.
Biliyorum ki hayatta hiçbir şey durduğu gibi durmuyor, sıkıntılar hep insanın üzerinde gölge gibi kalmıyor, içinize düşen kor ateşi zamanla külleniyor. Çok koktuğunuz zifiri karanlık bir gecenin ardından mutlaka bir güneş doğuyor, hatta gülmeyi unuttum dediğiniz bir anda çok küçük bir şey sizi buruk ta olsa gülümsetiveriyor ve o gülümseyiş sizi hayata bağlıyor. İşte o zaman anlıyorsunuz ki yaşam devam ediyor ve her şeye rağmen çok güzel. Acı mutlaka çekilmeli demiyorum. Allah kimseye acı yaşatmasın ama acılar olmasaydı tatlının kıymetini de bilemezdik. Aynı zamanda acıların insan ahlakını olgunlaştırdığını, kişiyi kendine getirdiğini ve yaratılışın gayesini öğrettiğini düşünüyorum. Diyorum ki küçük de olsa bir bedel ödenmeden istenilen yere varamıyorsunuz. Şu kısacık dünyada en güzel güzel şey göçtükten sonra arkada bırakabileceğiniz hoş bir sedadır gerisi koca bir yalan. Yeni yıla yeni umutlarla girmenizi, her şeyin gönlünüzce olmasını, yaşadığınız ve yaşayacağınız olumsuzlukta da umutsuzluğa düşmemenizi temenni ediyor saygılar sunuyorum.