Kadim kültürümüzde insanı, hayatı, hayattaki her şeyi işleyen yahut anlatan binlerce deyim ve atasözü vardır. Şifahi kültürün önemli bir parçasını teşkil eden bu deyişleri, Türkçenin ilk yazılı metinlerinden itibaren takip etmek de mümkündür. Göktürk ve Uygur metinlerinden sonra yazılan Kutadgu Bilig (1069), Dîvânu Lugâti’t-Türk (1074) gibi eserlerde bu sözlerin çok sayıda örneğine rastlanır. Türkçenin ilk sözlüğünü ve gramerini yazan, ilk şiir antolojisini tertip eden, lügatine Türk dünyasının ilk haritasını nakşeden Kâşgarlı Mahmûd’un bu bağlamda dil, bilim ve kültür tarihimize büyük hizmeti olmuştur.
Deyim ve atasözlerinden başka söyleyeni “laedri” olmayan, yani kimden sudur ettiği bilinen özlü cümleler de vardır. Bunlar Türkçede vecize, kelamıkibar terimleriyle karşılanır ve bilinir. Yakın zamanlardan itibaren dilimizde böyle sözler için özdeyiş kelimesi de kullanılır olmuştur. Batı dillerindeyse aynı kavramı karşılamak için aforizm, aforizma, motto gibi terimlerden yararlanılır.
Günlük hayatta yaygın olarak kullanılan “Hafıza-yı beşer nisyan ile maluldür.” şeklinde bir söz var. Ülkemizde özellikle siyasilerin sıkça başvurduğu ve istifade ettiği bir vecizedir bu. Nitekim çoğu kişi de bu özlü ifadeyi siyaset erbabından duymuştur. İnsana “insan” olduğunu hatırlatan bu deyiş, kimilerince bir atasözü, kimilerince ise bir vecizedir. Muhtelif kaynaklarda sözün Muallim Naci’ye ait olduğu yazılıdır. Lügat-i Naci müellifi, böyle manalı sözler irat edecek bilgi ve derinlikte bir isimdir. Yazdığı sözlük de aynı düşüncenin ürünüdür aslında. Bununla birlikte bu ifadenin, sahibinin adı anılmadan atasözü gibi kullanıldığı da olur. Sözün manası şudur: “İnsan hafızasının hastalığı unutkanlıktır.” Daha popüler ve masum bir ifadeyle “Unutkanlık insanlık hâlidir.” şeklinde açıklanabilir bu vecize.
Son zamanlarda ülke gündemi gibi şehir gündemi de çok hızlı değişiyor. Haber yahut olay akışının hızlı olduğu böyle dönemlerde bazı gelişmeler çabucak unutulur. İnsan hafızası, fıtratının gereğini yapar ve onu nisyan köşesine atıverir. Hâlbuki bu türden gelişmeler, hele bir muştu vasfı taşıyorsa, bir moral kaynağı ve motivasyon unsuru olarak hatırda tutulmalıdır. Onların, gündemin süratli ve insafsız değişimine kurban edilmesine müsaade edilmemelidir.
Geçtiğimiz Aralık ayının ilk günlerinde Karaman güne güzel bir haberle, deyim yerindeyse, bir muştuyla uyandı. Haberde Sayın Sami Özdağ yönetimindeki Saray ailesinin, bir gıda şehri olan Karaman’a Bisküvi Müzesi kurmak için kolları sıvadığı yazıyordu. Saray Gıda Grubu Başkanı Mehmet Ertabak Bey’in yaptığı açıklama, şehir tarihine pek çok yönden ışık tutacak bir projenin ilanıydı. Özdağ ailesi ve Saray Holding’in vefa, kadirşinaslık, kalite, vizyon ve beceri gibi birçok değeri bir araya getirerek attığı adım takdire şayandır. Açıkça ifade etmek gerekirse dünyada ve ülkede yatırımların durduğu bir dönemde, böyle bir girişim cesaret işidir.
Herkesin malumudur. Müzeler sergi yerleridir. Bugün yerli ve yabancı turistin öncelikli uğrak yerleri arasındadır. İlmî, fikrî, sınai, kültürel geçmişin ve başarıların görücüye çıktığı mekânlardır. Burada tarihin yanında kültür, düşünce, görgü ve bilgi de sergilenir. Bu yönüyle hem şehrin hem de ülkenin hafızasıdır müzeler. İşte Bisküvi Müzesi, bir yandan Karaman insanın ticari başarısına ev sahipliği yapacak diğer yandan da ülke insanının fikrî ve sınai üretim gücünün somut göstergesi olacak.
Sayın Sami Özdağ ve ekibinin proje üzerinde titizlikle çalıştıklarına, her detayı düşündüklerine inancımız tamdır. Bununla birlikte dışarıdan bakan bir göz olarak böylesine önemli bir proje için bazı önerilerde bulunmak isteriz. Mesela, projenin plandan açılışa kadar her aşamasının kaydedilip kaliteli bir senaryo metniyle belgesel hâline getirilmesi, deneyim ve tecrübenin kayıt altına alınması bakımından yararlı olacaktır. Yine müzede Türkçedeki gıda anlamlı ve temalı söz varlığı unsurları için alanlar tahsis edilmesi, Türkçe ile gıda şehri Karaman’ı buluşturacaktır. Bu süre zarfında içinde kelimelerin, deyimlerin, atasözlerinin vb. bulunduğu Gıda Sözlüğü isimli tematik bir eserin hazırlanması ise müzeyle birlikte tarihe geçecek bir adım olacaktır.
Dağarcığında pek çok güzelliği cemeden böyle güzel bir gelişmenin, olayların arasında kaybolup gitmesine bu şehrin bir evladı ve bir akademisyen olarak gönlümüz razı olmadı. Birkaç cümleyle de olsun, yazmak ve tarihe not düşmek istedik. Kendisiyle sohbet etme imkânı elde ettiğim Muhterem Sami Bey’i, Saray ailesini ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyor, hayırlı hizmetlerinin devamını diliyoruz.
Güzel bir sözle başlayan yazı güzel bir sözle bitsin: Marifet iltifata tabidir.
Habere ilişkin bağlantı: https://www.karamangundem.com/biskuvi-kek-cikolatali-urunler-uretim-sehri-olan-karamanimiza-biskuvi-muzesi
(Not: Ülkenin yerel seçimlere ve ekonomik göstergelere odaklandığı son günlerde Karaman’ımızda ödül, görev değişimi babından önemli gelişmeler yaşandı. Sevgili kardeşim Kemal Önder Demirkollu birkaç yıldır yürüttüğü Karaman Yunus Emre Gazeteciler Cemiyet Başkanlığını aziz dostum Adem Kocatürk’e devretti. Kendisine başarılar dilerim. Önceki dönem belediye başkanlarımızdan Dr. Kâmil Uğurlu, Türkiye Yazarlar Birliği 2023 yılı Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. Sayın Uğurlu’yu tebrik ederim. Bunların hepsi ayrı ayrı yazıların konusu olarak yazılmayı bekliyor. Güzel hizmetlerin unutulmaması için…)