Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
Yakın tarihimizin özelde edebiyat, genelde düşünce dünyası bakımından çok yönlü isimlerinden biri Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Hayat hikâyesi 1901-1962 yılları arasına rastlayan Tanpınar; karşımıza şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, öğretmen, akademisyen, fikir adamı, milletvekili gibi birçok hüviyetle çıkar. Bu çok cepheli kimliğin ortaya çıkışında, hayatında yer eden hadiseler kadar dersine devam ettiği Yahya Kemal, Mehmet Fuat Köprülü, Cenap Şahabettin gibi isimlerin de önemli payı vardır. Babası Hüseyin Fikri Efendi’nin vazifesi nedeniyle devletin önemli merkezlerini yerinde görme imkânı bulan Tanpınar, öğrenim hayatını farklı okullarda sürdürmek suretiyle tahsilini tamamlar. Hiç kuşkusuz, “Ahmet Hamdi Tanpınar” isminin tezahüründe en büyük tesir Yahya Kemal’e aittir. Onun rehberliğinde kadim medeniyetimizin değerlerini keşfedip divan şiirinin lezzetini tadan; Gâlib’i, Nedîm’i, Bâkî’yi yakından tanıyan Tanpınar, yine onun gözetiminde 1921 yılında bazı arkadaşlarıyla Dergâh mecmuasını çıkarır. Dergi, kısa sürede kendisi ve çevresi için önemli bir edebiyat mahfili hâline gelir. Darülfünun öğrenciliği, Yahya Kemal ve Dergâh; onun edebiyat, tarih, felsefe, müzik vb. pek çok alana açılmasına vesile olur.
Hakkında Yapıl(may)an Çalışmalar
Edebiyatımızda Beş Şehir, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi gibi önemli eserlere imza atan Tanpınar, vefatından sonra birtakım araştırmalara konu olmuştur. Bunların bir kısmı lisansüstü tez mahiyetindedir. Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezindeki kayıtlara göre, 1987-2022 yılları arasında Tanpınar odaklı 154 çalışma gerçekleştirilmiştir. Bunların edebiyat, felsefe, sosyoloji, dil bilimi, karşılaştırmalı edebiyat, tarih gibi alanlarda yoğunlaştığı, az olmakla birlikte siyaset bilimi ve mimarlık gibi farklı disiplinlerde de hazırlandığı görülür. Ayrıca Mehmet Kaplan, Berna Moran, İnci Enginün, Orhan Okay, Sefa Kaplan, Abdullah Uçman gibi isimler başta olmak üzere pek çok kişi araştırma, inceleme, tenkit, sözlük tarzındaki çalışmalarıyla Tanpınar araştırmalarına önemli katkılar sağlamıştır. Ne var ki bugüne kadar onun dilinin, Türkçeyi kullanma becerisinin yeterince incelendiğini söylemek zordur. Oysa “Tanpınar” ismini var eden unsurların başında onun kullandığı vasıtaya, yani dile olan hâkimiyeti ve bu konudaki başarısı gelir. Bunun yanında sanatçı üzerine yapılan çalışmaların künyesini topluca veren Ahmet Hamdi Tanpınar Bibliyografyası şeklinde bir yayına olan ihtiyaç da ortadadır.
Tanpınar’ın Başarısı: Sağlam ve Mükemmel Türkçe
Tanpınar’ın en belirgin özelliklerinden biri söz ustası olmasıdır. O, kullandığı vasıtanın tüm imkânlarına hâkim bir yazar olarak şiirde peşinden koştuğu güzellik ve mükemmellik fikrinin en seçkin örneklerini nesirde vermiştir. Beş Şehir adlı eserinin Türkçede yazılmış en güzel denemelerden biri olarak kabul edilmesi bundandır.
Tanpınar, Türkçenin yaşayan kelimeleri kadar bin yılı aşan yazı geleneğinden günümüze ulaşan tarihî kelimelerini de kelimelerin pasaportuna bakmaksızın sahiplenir ve tam bir güven hissiyle kullanır. İhtiyaç durumunda Batı dillerine ait kelimeleri de ustalıkla üslubuna sindirir. Mana için hangi kelime ve kavramlar gerekliyse onlara müracaat etmekten kaçınmaz. Dilde özleştirme cereyanının hâkim olduğu bir dönemde kendisine uyguladığı bir kelime ambargosu yoktur onun. Eserlerini (z)engin bir kültür ve tecrübenin beslediği dil hürriyetiyle vücuda getirir. Bunu yaparken sağlam ve mükemmel cümle yapısı anlayışından asla taviz vermez. Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenleri arasında yer alan Tanpınar, âdeta eserleri aracılığıyla hem çağına hem de sonraki kuşaklara etkili ve güzel yazma dersi verir gibidir.
“Masalı Olan Adam” Nasıl Okunmalı?
Yazı hayatına şiirle başlayan Tanpınar, mensur eserlerini olgunluk yaşına ulaştıktan sonra yazmıştır. Uzunca bir süre kendini geliştirmekle meşgul olan sanatçının otuz beşinden sonra kaleme aldığı eserler; kendisinin derin bir kültüre sahip, birikimli ve olgun bir sanatkâr olduğunu gösterir. “Fast food” tarzı metinlere alışkın okuyucu kitlesi için bu eserlerin okunması ve anlaşılması hayli güçtür. Şurası unutulmamalıdır ki Tanpınar; hayatı iyi derinliğine ele alan, esrarlı ve güzel hâle getiren bir yazardır. “Evin Sahibi” adlı öyküsünde kahraman bakış açısıyla sarf ettiği şu sözler hayata bakışını göstermesi bakımından önemlidir: “Hayır, der, burada her şeye bu kadar basit bir gözle bakan insanların arasında yaşamak bana güç gelecek. Bunlar için ölüm, hayat, günün her hadisesi, saadetler ve felaketler o kadar tabiî şeylerdi ki… Hâlbuki ben bir masalı olan adamdım.” (Abdullah Efendi’nin Rüyaları, s. 127)
Onun kaleminden çıkanlar, bu sözleri söyleyen bir sanatçının sahip olduğu dikkat ve kültürle okunduğu zaman bihakkın anlaşılabilecek ve tadına varılabilecektir. Bu, Mehmet Kaplan’ın ifade ettiği gibi “dura dura, sindire sindire” mümkün olacaktır. İşte o zaman okur onu sevecek, anlayacak ve hayata başka bir gözle bakacaktır.
Bugün vefatının 60. yılında bir kez daha andığımız Ahmet Hamdi Tanpınar, çok yönlü kimliğinin yanı sıra bir dil ve söz ustasıdır. Onu yetiştiren kültür ve medeniyet; yaşadığı çağın en zengin lügatine sahip olmasını, dil icrası ve eserleriyle daima gündemde kalmasını sağlamıştır. Haz ve hızın esiri hâline gelen modern çağın insanının üzerinde düşünmesi gereken hususlardan biri budur.
Son sözü şairin kendisine bırakalım:
Selam olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı
Selam olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı
…
Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan
Dönmeyen gemiler olduk açıktan
Adımızı soran, arayan var mı
Evet, hem de ziyadesiyle!..