Hayat insana ne çok şey öğretiyor. İçinde bulunduğumuz gelip geçici bu dünyada insan kalabilmek, insanca yaşayabilmek ve yaşatabilmek için iyiyi, doğruyu seçmek bizim elimizdedir.
Kibirden kurtulup tevazu sahibi olmanın, doğruya ve doğruluğa gidenlerden olmanın umudu ile doğruluktan yana olalım. Doğruları savunmaktan ve korumaktan korkmayalım. Bilmeliyiz ki, doğruluk her zaman kazanır. Hani bir söz var ya; “Doğru yolda yürüyen bir topal, yoldan çıkan bir koşucuyu geçer.” Yolumuz zorlu da olsa doğru yolda yürümekten, doğruyu savunmaktan vazgeçmemeliyiz.
Öyle ki, doğrudan uzak olanlar, yalanların yanlışların etrafını süslerle kapatıp gerçekleri saklayabileceklerini zannediyorlar. Günlerin hep böyle geçmeyeceği hakikatin er ya da geç ortaya çıkacağını unutuyorlar. Ne demiştik kibir insanın en büyük düşmanıdır. Kibrinden gözü hiçbir şeyi görmeyenler, yoldan çıkanlardır.
Tevfik Fikret’in "Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma, Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma." Sözünü hatırlatarak, kıssadan hissemize bu sefer de düşenleri alalım.
“Bir zamanlar, bilge bir adamın öğrencisi olmak isteyen birçok genç vardı. Bilge adam, bu gençleri sınamak için bir yarışma düzenler.
Her birine bir tohum verir ve bir yıl sonra bu tohumların ne hale geldiğini görmek istediğini söyler.
Bir yıl sonra, gençler ellerinde çeşitli bitkilerle bilge adamın yanına gelirler. Kimisi büyük çiçekler, kimisi sebzeler getirmişti. Ancak bir genç, boş bir saksıyla geldi ve üzgün bir şekilde, "Ne yaptıysam bu tohum büyümedi" dedi.
Bilge adam, gence gülümseyerek, "Senin getirdiğin en değerli olanı," dedi. "Çünkü ben size kaynatılmış ve ölü tohumlar verdim. Sen doğruyu söyleyip dürüst oldun, diğerleri ise beni kandırmaya çalıştı." Bu genç, bilge adamın en sevdiği öğrenci oldu ve ondan çok şey öğrendi.
Doğruluk, her zaman en iyi yoludur ve insanları hem kendilerine hem de başkalarına karşı sorumlu kılar. Bu yüzden, doğruluğu hayatımızın merkezine koymak ve bu erdemi her gün yaşamak, daha iyi bir dünya için önemli bir adımdır. Kişinin söz ve davranışlarının gerçeği yansıtması, yalan söylemeden, yanıltmadan yaşamayı ifade eder. Bu erdem, bireyler arasındaki güveni inşa eder, ilişkilerde dürüstlüğü ve samimiyeti sağlar. Doğruluk, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde güvenin ve onurun temelidir.
Haklıdan ve doğrudan yana mı olacağız. Yoksa haksızdan ve güçlüden yana mı olacağız.
Mesele sadece günü kurtararak yaşamaksa, teslimiyetin temsilcisi olmaktan başka bir şey olmayacaktır.
Onurlu ve erdemli bir yaşam için cesaretimiz hayallerimiz olmalıdır. Hayallerimiz umutlarımız ve doğruluktan yana olduktan sonra başarı doğrudan yana olacaktır.
Kalbinizde sevgiyi ve iyiliği korumanız dileğimle, sevgi ile kalın.