Kıbrıs, orta mektep yıllarımdan beri görmek istediğim fakat bir türlü gidemediğim bir yerdi. 90’lı yılların başında Anafartalar Ortaokuluna devam ederken Kızılay, okullarında başarılı olan birkaç öğrenciyi Kıbrıs gezisiyle ödüllendirmişti. Listede yer almama rağmen gidememiştim. Nasip değilmiş. Bu şirin ve güzel ada ülkesine ilk gidişim yaklaşık 3 ay önce oldu.

Türk Dil Kurumu, 15 Nisan - 3 Mayıs 2024 tarihleri arasında Kıbrıs’a ülkedeki liselerde konferanslar vermek üzere altı bilim kurulu üyesini gönderdi. Erciyes Üniversitesinden Nevzat Özkan’la başlayan konferanslar dizisinin ikinci konuşmacısı olarak 18 - 20 Nisan tarihlerinde Kıbrıs’ta bulunmak bize nasip oldu. İki gün boyunca başkent Lefkoşa’nın önemli liselerinde dil - kimlik - kültür ilişkisini ele alan konuşmalar yaptık. Öğretmen ve öğrencilerimizle beraber olduk, sohbet ettik. Adanın en eski lisesi olan Lefkoşa Türk Lisesi, Esin - Leman Lisesi, 20 Temmuz Fen Lisesi ve Lefkoşa Güzel Sanatlar Lisesi programın icra edildiği okullar oldu.

Lefkoşa başta olmak üzere adanın diğer şehirlerinde çok sayıda lise var. Bildiğimiz kadarıyla sadece biri fen lisesi statüsünde: Başkent Lefkoşa’da bulunan 20 Temmuz Fen Lisesi.

Adanın yakın tarihteki en önemli hadisesinin aziz hatırasını taşıyan bu okul, ülkenin en köklü eğitim kurumlarından biri. 1901 yılında ilk ve ortaokul olarak hizmete başlayan bu bina, 1953’te liseye dönüştürülmüş. Başlangıçtaki Viktorya ismi 1958 yılında Adnan Menderes, 1979’da ise 20 Temmuz olmuş. Bugün yaklaşık dört yüz öğrencinin devam ettiği bir eğitim - öğretim yuvası durumunda.

19 Nisan Cuma günü sabah bu güzide okulda verdiğimiz konferans ilginç bir olaya da sahne oldu. Konuşmanın ardından yanımıza gelen bir öğrenci, yazdığı şiiri bizimle paylaştı. Boran Çelik isimli genç şairimiz, “Vatan Ateşi” başlıklı bir manzume kaleme almış ve bununla da lise düzeyinde bir yarışmaya katılmıştı. Hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum. Zira fen lisesine giden öğrencilerin nelere ilgi duyduğunu, hangi konulara yöneldiğini ve hangi meslekleri seçtiğini herkes bilir. Sayısal ders ağırlıklı bir müfredatın uygulandığı böyle okullarda edebiyat, tarih gibi dersler genellikle ikinci planda kalır. Şiir, öykü, deneme gibi türlerle arası iyi olan, hele bu türlerde yazılar kaleme alan da hayli azdır. Ancak Boran öyle değil. Hissiyatını, fikriyatını kâğıda dökmek isteyen bir öğrenci. Hem derslerine çalışıyor hem de şiir gibi zor bir türde çeşitli denemeler yapıyor. İşte bizimle paylaştığı o mısralar:

Vatan Ateşi

Anam haber bekler,

Ayşe tatile çıktı ama…

Gitti babasının yanına…

Şahidim, yüreğim yana yana.

Zalim görür mü zulmü?

Hasım bilmez Türk’ün gücünü!

Mücahit görür o korkuyu;

Mücahidimin kanı toprağımda.

 

Nedir bu hınç, nedir bu gazap?

Melek kılıklı fani,

Dehşete kapılmış bir halk,

Bekler kurtarıcısını!

 

Boşuna mıdır bu himmet mücahidim;

Dillirga’nın şimalidir ümidim,

Ana vatandan gelecek Mehmed’im

Bir gece ansızın…

 

Kiminin eceli kiminin kurtarıcısı

Yavru vatana kucak açacak Mehmed’im

Semaları titreten jet sesleri,

Getirdi hezimeti.

 

Sulh sağlandı mı dersin Mehmed’im,

Hasım ya durmazsa,

Felekte yazılı mıydı bu zulüm?

Bir şeritle bölündü yüreğim.

 

Türk’ün kanıyla sulanmış nergisler…

Divanelerin elinde Kıbrıs’ım!

Gönlüme yazılmış bir destansın,

Senden başka kimsenin okuyamadığı.

 

Sancağım dalgalanır Girne dağlarında,

Hedefimizdir ufuklara yükselmek,

Artık kurtarıcımız halkım;

Tarihin medeniyeti Kıbrıs’ım!

 

Damarlarımdaki asil kan yüceltir beni,

Canım sana dünden feda!

Felekle baş edemedim, vuruldum sana

Tarihin medeniyeti Kıbrıs’ım!

 

Şafaklardan gözükür özgürlüğümüz,

Toprağımızın alı alnımızın akıyla,

Ebediyen dalgalanacak şanlı al sancak;

Türk’ün kanıyla boyanmış bu bir çift sancak!

 

Zeytinden mi aşılandın Kıbrıs’ım?

Boynu semada beyaz bir güvercin

Bekler zeytin dalıyla yükselmeyi

Türk’ün asaletiyle!..

Bu yılın sonunda 10. sınıfa geçen Boran, şiir yazmaya devam ediyor. Bazen epik, bazen lirik manzumeler kaleme alıyor. Geçenlerde gönderdiği “Kırık Kalbin Sevdalısı” başlıklı şiirindeki şu dizeler, Boran Çelik ismini ileride daha çok duyacağımızı, göreceğimizi gösteriyor:

Göç eyledi gönlüm gönlüne

Kıyar mı bu gönül yârine

Bir cemre düştü gönlüme

Uyandırdı gönlümü, gonca gülüm

Kıbrıs’ın umut veren genç şairi! Yazmaya; gönlünü, zihnini kalem ve kâğıtla buluşturmaya devam et!

Şiir vadisindeki yolun açık, geleceğin parlak olsun!