Kadim medeniyetimizde “Marifet iltifata tabidir.” şeklinde bilinen bir söz vardır. Her kelimesi, hatta hecesi buram buram görgü, bilgi, tecrübe kokan bu özlü ifadenin aslı ve tamamı şöyledir: “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir, iltifatsız marifet (mal) zayidir.”
Müellifi “Lâedrî” olan bu vecize, halk arasında daha çok yukarıda verilen birinci cüzüyle bilinir. Bu kısmın manası ehlince malum olmakla birlikte kısaca şudur: “Başarı takdir ister.” Kişiler elde ettiği başarılar vesilesiyle takdir edilirse, yani başarısının karşılığı madden veya manen verilirse daha iyi sonuçlar elde edileceği muhakkaktır. Bu da üretimde, hizmette, kalitede, başarıda devamlılığı ve her geçen gün daha ileriye gitmeyi sağlayacaktır. Kuşkusuz, marifeti besleyen ve yeni marifetlere kapılar açan iltifattır. Başkaca söylersek takdir edilmektir.
Biten her senenin yahut sezonun ardından yılın “en”lerini, “iyi”lerini belirleyip mezkûr sıfatlara layık görülen kimselere, eserlere yahut kurumlara birtakım ödüller vermek; dünyada ve ülkemizde medya başta olmak üzere çeşitli kurumların, sivil toplum kuruluşlarının gelenek hâline getirdiği uygulamalardan biridir. Ülkemizde de bu ameliyeyi sürekli kılan kurumlar, dernekler, teşekküller ve onların takdim ettiği ödüller vardır. Böyle güzide ödüllerden biri de Memur-Sen Konfederasyonu ile Mehmet Akif İnan Vakfının öncülük ettiği Mehmet Akif İnan Ödülleri’dir.
Konfederasyonun kurucusu, eğitimci, şair, yazar ve büyük mütefekkir Mehmet Akif İnan adına düzenlenen ödüllerin bu yıl beşincisi 6 Ocak 2024 Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Vakıf ile sendikanın, Mescid-i Aksa şairi Merhum Mehmet Akif İnan adına tertip ederek bir gelenek hâline getirdiği ödül merasiminde Filistinli çocuklar unutulmadı. Jüri Özel Ödülü; bu anlamlı gecede dünyaya insanlık, bizlereyse iman ve cesaret dersi veren Gazze’nin kocaman yürekli çocuklarına verildi. Yalnızca ödülü değil her türlü övgüyü, takdir ve tahsini hak eden bu mümin yavrular; hâl, tavır ve sözleriyle tüm insanlığa hafızalardan silinmeyen, başımızı öne eğdiren büyük dersler verdi. Vermeye de devam ediyor.
Törende kendisine ödül takdim edilen kişilerden biri de Prof. Dr. Sami Güçlü oldu. Sami Hoca’mız, tüm Türkiye’nin yakından bildiği, hizmetlerini hayırla yâd ettiği bir isim. 58 ve 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde Tarım ve Köy İşleri Bakanı olarak yer alan Güçlü, 2012 yılından beri kurucusu olduğu Anadolu Mektebi Yazar Okuma Programının Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini yapıyor. Hoca, hâlen 30’un üzerinde şehirde aktif olarak sürdürülen külliyat okuma programını bizzat takip ediyor ve büyük bir aşkla sürdürüyor. Gittiği her yerde öğrencilerle sohbet ediyor, o aydınlık yüzlerle kitaplara ve geleceğe dair konuşmalar yapıyor. İşte böylesine ulvi bir hareketin öncüsü ve mihmandarı olan Sami Güçlü’ye büyük bir fedakârlıkla yürüttüğü hizmetleri vesilesiyle “Üstün Hizmete Vefa Ödülü” takdim edildi. Hocanın, çıktığı bu yolda maksadı ödül almak değil elbette. Ancak gayesinin anlaşılması ve her platformda karşılık bulması bakımından ödül son derece anlamlı.
Memur-Sen’in takdim ettiği ödül, Sami Hoca’nın şahsında mektebin tüm talebelerine, hocalarına, sevenlerine, destekleyicilerine verildi. 12 sene önce Sakarya’da “ateşe taşınan bir damla su, hedefe atılan ilk ok” düsturuyla hayata geçirilen Anadolu Mektebi yazar okuma programı; mütevazı bir hareket olmakla birlikte kökü şanlı bir maziye uzanan, yüzü parlak bir atiye dönük büyük bir hayalin ürünüdür. “Bir idealin peşinde atılan adım” olarak çıkılan bu yolculuğun, kutlu bir hareket ve mukaddes bir dava olduğuna şüphe yoktur. Başöğretmenliğini Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Nurettin Topçu, Cengiz Dağcı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cengiz Aytmatov, Aliya İzzetbegoviç gibi şair, yazar ve düşünürlerin yaptığı mektebe “Ülkemizin, hatta gönül coğrafyamızın geleceğidir.” demek yanlış olmaz.
6 Ocak günü Memur-Sen; yalnızca ömrünü ülkeye hizmete adayan bir bilim adamını ödüllendirmedi. Takdim edilen plaket; bir bakanın, düşünce adamının yahut akademisyenin şahsına duyulan sevgi ve saygıyı, kendisine gösterilen vefa ve kadirşinaslığı ifade etmiyor sadece. Sembolik değerinden çok fazlasını taşıdığı muhakkak. Hiç şüphe yok ki bu ödül, ülkenin geleceğine, o geleceği inşa edecek olan talebelere de verilmiştir.
Teşekkürler Memur-Sen!
Yolun açık olsun Anadolu Mektebi!
Geleceğin aydınlık olsun Türkiye’m!