“Anmak”tan Mana Nedir?

Büyük şair ve gönül adamı Yunus Emre’nin bugün herkesçe bilinen ve terennüm edilen pek çok şiiri, neşidesi vardır. Bunlardan biri de “İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir” mısralarıyla başlayan manzumedir. “Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır” dizeleriyle devam eden bu şiirde Yunus, âdeta kitabın ortasında konuşur. Muhataplarına, divanını eline alıp okuyanlara cevabını kendisinin verdiği şu can alıcı soruyu sorar:

Okumaktan mana ne kişi Hakk'ı bilmektir

Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir

Bu ifadeler, edebî sanatlar arasında yer alan tecahülüarif (tecâhül-i ârif) sanatının en güzel misallerinden biridir. Terim bu hâliyle dilimize yerleşmiş, Türkçenin bir parçası ve değeri olmuştur. Bununla birlikte insanımız tarafından “bilmezlikten gelme” şeklindeki karşılığıyla da bilinir. Şair hem dikkat çekmek hem ifadede bir anlam inceliği meydana getirmek hem de sözün tesirini artırmak için böyle bir yola başvurur.

Mısralarında bu söz sanatından yararlanmak isteyen şair, önce kendisinin çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor gibi görünerek bir soru sorar. Maksadı, okuyanı yahut dinleyeni düşünmeye sevk etmektir. Muhatabından, ne demek istediğini anlamasını bekler. Birikimine ve kültür düzeyine göre dikkatli bir kişi meseleyi hemen idrak edecektir. Bazen de seslendiği kişiden beklenen cevabı şair hemen kendisi söyler. Böylelikle vermek istediği mesajın tesirini ve gücünü de artırmış olur.

İnsanımızı “ilim sahibi olma, ilmiyle amel etme, kendini tanıma, Hakk’ı bilme, okuma” gibi kavramlar etrafında düşünmeye sevk eden bu mısralar; mensubu olduğumuz cemiyete de tazeliğini yitirmemiş birtakım mesajlar verir. Soru-cevap şeklinde ilerleyen bu konuşmalar, Yunus’un birçok şiirinde vardır. Muhatabına her zaman dikkatli olmayı, uyanık durmayı da ihtar eden bu yöntem, Yunus Emre üslubunun en temel özellikleri arasında yer alır.

Aralık, edebiyatımızda bazı şair ve yazarlarla medeniyetimize yön veren büyük isimlerin, düşünürlerin, ilim ve kalem erbaının vefatına rastlayan bir aydır. Mesela 2 Aralık, Namık Kemal ile Orhan Şaik Gökyay’ın vefat tarihidir. 11 Aralık Nihal Atsız’ın, 14 Aralık Oğuz Atay’ın aramızdan ayrıldığı gündür. 17 Aralık Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin düğün gecesidir. 26 Aralık Babür Şah’ın, 27 Aralık İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un, 28 Aralık ise Hace-i Evvel Ahmet Mithat Efendi’nin ebedî yurduna göç ettiği gündür. Bu isimler arasında her yıl düzenli olarak hatırlananlar, kuşkusuz, gönüller sultanı Mevlana ile millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’dur.

Bugün 27 Aralık. Millî şairimiz Mehmet Akif’in vefatının 87. yıl dönümü. İçinde bulunduğumuz yıl, aynı zamanda Safahat şairinin 150 yaşına girdiği senedir. Ülke genelinde, dış temsilciliklerde birçok yerde programlar tertip edilecek, konuşmalar yapılacak. Akif’e dair tespitler, teklifler, sitayişler, örnek alınası yönler dile getirilecek. Onun ibretlik sahnelerle dolu hayatından kesitler paylaşılacak. Eserlerinden örnekler seslendirilecek, abidevi karakterinden övgüyle söz edilecek. Birçok özelliğinin altı çizilecek. En çok da yaptığı büyük fedakârlık ile “doğruluğundan, hak ve hakikatten yana oluşu”ndan dem vurulacak. Şu mısralar, özellikle ikincisi üstüne basa basa söylenecek:

 

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek: 

Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.

Elbette, yapılan her faaliyet, yazılan her satır, söylenen her söz anlamlı, değerli ve önemlidir. Hepsi bir boşluğu doldurmuş, eksikliği gidermiş yahut yanlışı düzeltmiştir. Veya yeni bir bilgi sunmuş, değer katmıştır. Hâsılı herbirinin hizmet ettiği, katkı sağladığı çok yer vardır. Fakat anmak; anlamaya, anladığını yapmaya, bunları hayatta tatbik etmeye hizmet etmiyorsa boştur. Yunus’un ifadesiyle kuru emektir. Daha acısı göz boyamak ve birilerine şirin görünmek,  amiyane tabirle günü kurtarmaktır. Millî ve manevi değerleri, bu kimseleri şahsi çıkar ve emellerine alet etmektir. Bu da en çok anılan şahsiyetlere zarar verecek, onların kemiğini sızlatacaktır. Ne yazık ki bu tavır böyle kişileri de itibarsızlaştıracaktır. O zaman yapılan iş “Akifçilik, Mevlanacılık, Yunusçuluk” oynamaktan başka bir şey olmayacaktır.

Allah resulü, bir hadisinde insanların helak olacağını ancak âlimlerin kurtulacağını buyurur. İki cihan serveri, bunu tamamlayan başka hadislerindeyse âlimlerin de helak olacağını fakat ilmiyle amel edenlerin, onların içinden de ihlasla amel edenlerin felaha ereceğini müjdeler.

Kurtuluşa erenler, anmak için okuyanlar yahut toplananlar değil anlamak için okuyanlar ve okumalarından devşirdiğini hayatına samimiyetle, ihlasla yansıtanlar olacaktır.